Dilekci Mimarlık hakkında bilgi alabilir miyiz?
Dilekci Mimarlık (Dilekci Architects / DDA), 2003 yılında Uras X Dilekci adı altında kuruldu. 2014 yılında ortaklık yapısı değiştikten sonra ünvan değişikliğine gitmiştir. Ofis olarak halen yurt içi ve yurt dışında konut, ticaret, otel, eğitim yapıları ve ofis projeleri hazırlamaktayız.
Selenium Ataköy projesinin detaylarını paylaşır mısınız?
Selenium Ataköy projesi E-5 yolu Yenibosna kavşağı Ataköy tarafındadır. Arsa alanı, Dünya Ticaret Merkezi ile bilrlikte gelişen, Marmara denizine hakim merkezi bir bölgededir. Proje yatırımcısı Aşçıoğlu İnşaat'tır. Projelendirmeye 2013'te başlanmış olup, inşaatın 2016 yaz aylarında bitirilmesi hedeflenmektedir. Selenium projesi tasarım sürecinde özellikle yakın çevre ilişkisi düşünülerek tasarım sürecine başladık. E-5 otoyolu, kavşaklar ve bağlantı yollarıyla çevrili proje alanı üzerinde, her yönle eşdeğer bağ kurma çabası, bizleri akıcı bir geometriyle çalışmaya yönlendirdi. Akıcı form, köşeleri ortadan kaldırarak, hem diğer yapılarla hem de çevre yollarıyla geçişli bir ilişkiyi sağlamış oldu. Akıcılık, geçişlilik prensipleri üzerine geliştirilen eliptik geometri, yüksek yoğunluklu yapı programına da önemli katma değerler getirmektedir. Hem kütlelerin kendi arasındaki ilişkilerini yumuşatmakta ve hem de değişken, dinamik farklı perspektifleri yaşam birimlerine kazandırmaktadır. Özellikle konut projelerindeki alışılageldik planlama kurgusu, bu projede yeni planlama stratejisiyle tekrar yorumlanmaya çalışıldı. Daire bir form yerine açıları tek tek analiz edilmiş ideal bir eliptik geometri oluşturuldu. Katlar arasındaki kaymalar ise mimarinin çevre ile akıcı bir silüet oluşturmasına imkan tanımaktadır. Selenium Ataköy projesi, yüksek yoğunluklu bir programa sahip, konut kompleksidir. Burada arzulanan; benzer konut projelerinden farklı bir dil üzerine kurgulanmış bir yaşam alanı oluşturma çabasıdır. Barındırdığı, spor ve spa alanları, çocuk oyun alanları, toplantı ve ticaret alanlarının kurgusu, bu yeni yaşam alanı kavramına taze perspektifler kazandırmaktadır.
"Selenium Ataköy'de yükseklen bloklar, farklı alanlara sahip ünitelerden oluşuyor"
Projede yükseklen bloklar, farklı alanlara sahip ünitelerden oluşmakta. Küçük alanlı ünitelerin fazlalığı, mimari olarak cepheyi uzatan bir geometri çalışılmasını gerektirmektedir. Bu amaçla eliptik form sayesinde farklı bakış açılarını içine alan bir kurgu oluşturulmuştur. Bu sayede küçük alanlı dairelere yaklaşık 9 - 10 metre aralığında geniş cepheler kazandırmakta, bu da yaşam birimlerine daha fazla ışık, daha geniş mekan algısı ve daha geniş manzara olarak geri dönmektedir. Ayrıca eliptik plan, daha küçük alanlara ihtiyaç duyan banyo-wc gibi ıslak alanları iç tarafında yeteri kadar alan içinde oluşturmaya imkan tanımaktadır. Ayrıca Selenium Ataköy projesinde iç mekanın boşaltılması, gerek kapalı koridorların ortadan kalkmasına, gerek de tek cepheli ünitelerin bu orta boşluktaki iklimlendirmeden destek almasına imkan tanımaktadır. Bu iç galeri boşluğu mekansal rahatlık vermekle birlikte yaşam birimleri için iklimlendirme amacıyla önemli katma değer getirmektedir. Hava akışı zemin kattan tüm katlar boyunca çatıya kadar hareket etmektedir.
Tamamladığınız projelere örnek verir misiniz?
Küçüklü büyüklü çok farklı konularda birçok proje hazırladık ve önemli bir kısmını da tamamladık. Akla ilk gelen tamamlanmış projeler arasında İstanbul'da Buyaka Alışveriş merkezi ve Ofis binaları, Haliç Üniversitesi Sütlüce Kampüsü, Hilton Avcılar Oteli, Prestige Mall, İzmir Çeşme'de Mi'costa Otel ve konut projesi, Bakü'de Demirchi Tower ofis yapısı sayılabilir.
Proje hazırlık veya inşaat çalışmaları devam eden projeleriniz nelerdir?
Halen üzerinde çalıştığımız projeler, İzmir Çeşme'de Jumeirah Otel projesi, Paşalimanın Folkart Blu otel ve konut projesi, Ankara'da İncek Timtowers konut projesi, Kadıköy Bahriye Üçok anaokulu, Bakü'de yüksek katlı ofis kompleksinden oluşan karma fonkisyonlu yapı projesi, Bursa'da konut projesi ve Seferihisar'da yaşlılar için yaşam ve bakım alanı projeleri öne çıkıyor.
Kadronuz, ekibiniz hakkında bilgi alabilir miyiz?
Ofis yapılanmasında daha çok yatayda bir yapılanma hakimdir. Herkes proje gelişimine doğrudan katkıda bulunabilir. Paylaşımın önemine inanıyoruz. Farklı ülkeler, farklı okullarıdan mezun, farklı hayat bakışlarına sahip dinamik bir ofisimiz var. Proje süreçlerini tasarım tasarım geliştirme ve uygulama süreçlerinde görev alan 3 koordinatör mimar arakdaşımızla yönetiyoruz. Alt ekip işin sürecine göre değişiyor. Tek bir uzmanlık alanına sahip mimardan çok bir çok konu hakkında bilgi sahip olma potanisyeli olan arkadaşlarla çalışmayı tercih ediyorum.
Ülkemizde mimarinin gelişimine dair izlenimleriniz nelerdir?
Türkiye mimarlığı için geçen bir kaç yıl konuşulabir bir ajanda yaratıldığı düşüncesinde değilim. Daha çok bireysel fikirler üzerinde kurulu küçük meydan okumalardan bahsedebiliriz. Politikanın ve yatırımcı gücünün temsiliyetini empoze ettiği biçisel taklitçiilikten öte mimarlığın çok da konuşulamadığı bir dönem... Mimar bu süreci iyi yönetebildiğinde küçük başarıları da yanında getirebilmekte.
Ülke genelinde inşaat sektörünün / mimarinin son 10 yılını nasıl gözlemliyorsunuz?
Daha geniş bir açıdan baktığımızda dünyada genel eğilimin mimarlığın (ve belki diğer meslek alanları için de geçerli ) kelime repertuarını genişletmek adına yeni işbirlikteliklerinin beslendiği bir dönem. Matematik, kimya, otomotiv, edebiyat, sanat ve daha fazlasının iç içe geçtiği bir süreçten bahsediyorum. Bu sayede denenmemiş olanın imkan sınırları farklı bilgi ve araçlar kullanılarak tekrar tariflenmeye çalışılıyor.
Son dönemlerde ülkemiz gündeminde olan kentsel dönüşüm çalışmalarını mimari olarak nasıl değerlendiriyorsunuz?
Kentsel dönüşüm kavramındaki "kent" kavramı plan içerikli bir kavram. Bu dönüşümler kent değilde medeniyeti barındıran "şehir"leri dönüştürmedikçe kentsel dönüşüm bir rant aklayıcısı kavram olmaktan kurtulamayacaktır. Şehirleri dönüştümek ise o kenti medenileştirmek, kültürel ve sanatsal olarak dönüştürmektir. Terkedilmiş kent alanlarının yeni şehrin dinamiklerine yön veren yeni alanları tariflemesi gerekir. Yoksa hakim politik gücün kimliksiz bir uslup üzerinden şehirlere ihanet edercesine apartmanlar yapması, neyin dönüştürüldüğünü dürüstçe pek izah edemiyor. Bunun yanında şehrin ara sokakları bireysel olarak kendini dönüştürmeye çalışıyor. Bu çok daha kutsal ve güçlü bir model. Bugünün Karaköy'ü, Balat'ını bu şekilde ele alabilirisiniz.
İnşaat sektörünün ve mimarinin en önemli sorunları sizce nelerdir?
İnşaat sektörü ve mimarlık sektörü içiçe geçmiş görünmekle birlikte sektörün daha "öz"e ilişkin kendi problemleri olduğunu düşünüyorum, o da samimiyetsizlik. Ancak mimari üretimin problemleri üstüne konuşursak, en önemli sıkıntının sahibi, hatta konusu belli olmayan projelerin yapılması olduğunu düşünüyorum. Buna, müşterisiz binalar diyebiliriz. Bu tip projelerde mimari proje bir basamak olarak düşünülüp, mimarlığı güzel birkaç 3 boyutlu görsele indirgeyip, üstüne üzerinden ürün olarak satılmakta ve sektöre göre doğal olarak mimari projenin görevi de bu satışla sonlanmakta. İnşaat & Yatırım ve diğer emlak/gayrimenkul yayın organlarının son 5 yılda sunduğunuz proje görselleriyle bitmiş yapıları karşılaştırsanız dediğimi çok daha iyi anlayacaksınız. samimiyetsiz ve insanları kandıran bir iş yapış şekliyle karşı kaşıyayız. Bitmiş mimari ederin, görselinden çok daha iyi olma mecburiyeti olmasına rağmen, durum içler acısı... Şehir bu yeni iş yapış şeklinin enkazlarıyla doldu ve dolacak. Bence yatırımcının, yaptığı işe saygı duyması, mimara saygı duyması anlamına gelir ve dürüstçe ne sunuyorsa onu tamamlamaya çalışır.
İnşaat sektörünün kalifiye eleman durumunu & sorununu nasıl gözlemliyorsunuz?
İnşaat sektörünün yeni mezun gençlere -eskiden olduğu gibi- ekol olma misyonu bugünlerde kayboldu. Zannedersem mühendis kökenli şirket sahiplerinin, yerlerini yeni yatırımcı profiline terk etmesi bunda önemli rol oynadı. Bugün de inşaat şirketlerinin en önemli görevi, okul sonrası iyi teknik ekibin yetişmesine imkan tanıyacak bir disiplini gençlere vermesi olduğunu düşünüyorum. Müteahhit firmaların sahiplerinin kesinlikle sektörel olarak eğitiimli kişiler olması gerektiği kanısındayım.
Mimarlık eğitimini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Türkiye'de birçok üniversitede konuk öğretim görevlisi olarak yer aldım. Mimarlık, mühendislik, sanatı içeren eğitim sistemininin tamamen değişmesi gerekmekte. Bu da mümkünse özerk bir yapılanmayla olabilecektir. Üniversite 1. sınıfta tüm mesleklerin genel kültür ve görgü geliştirme üzerine ortak derslerden oluşan bir eğitim alması gerekiyor. Görgüsü gelişmemiş parlak belleklerin işlenmesi oldukça zor. sonraki 4 yıl meslek eğitim, sonraki 2 yıl da ilgi alnına göre akredite olmuş şirketlerde zorunlu stajyer-mimar dönemi.toplam 7 yıl gibi eğitim sisteminin benimsenmesi gerektiğini düşünüyorum.
Ulusal ve uluslararası mimarlık yarışmalarını ve ülkemiz mimarlarının bu konudaki durumunu nasıl değerlendiriyorsunuz? Sizce ödüllerin/yarışmaların sektöre katkıları nelerdir?
Dünyadaki yarışma sektörünün en önemli pazarlama alanı Türkiye haline geldi. Çoğu yarışmanın ismi bile bilinmezken, para ile başuvurulan, sponsor olursan ödül bile alınan bir yarışma pazarı haline geldi. Aktörleri de meslektaşlarımız... Yarışmalar bir mükafat ve onurlandırma aracı olması gerekirken içi boşaltıldı. 2015 yılında Türkiye'den benim Mi'costa projemin de aday gösterildiği Mies Van Der Rohe ödülleri gibi yarışmalar, mimar dışında yetkilendirilmiş nomiatorlerin tavsiyeleriyle belirleniyor ve seçiliyor. Samimi olan da bu değil midir? Fahiş katılım ücretleri, otel ücretleri, pano ücretleri, konferans ücretleri vs. vs. yarışmaların nasıl bir alan haline geldiğinin en büyük göstergesi. Mimari eser üretiminin bu kadar zor olduğu Türkiye'de gazete sayfalarında boy gösteren her proje görselinin yanında madalya takılı.
2015 yılı inşaat ve mimarlık sektörlerinde, gözlemlerinize göre nasıl geçmekte?
İnşaat sektöründe alışageldik geleneksel yöntemler ve modeller yerini farklı modeller ve sistemlere terk edecektir. F'2F (File to Factory) diyebileğim tasarım-üretim sürekliliği iş gücünü azaltacak ve yeni mükemmellik kavramını getirecektir.
Son olarak beklentileriniz ve hedefleriniz nelerdir?
Mesleğimde, odağında insan ve şehrin olduğu, toplumsal belleğe önemli katma değerlerde bulunabilecek, kamusal projeler yapmayı arzuluyorum. Ben, bu nedenledir ki tüm projelerimin içine kamusal faydayı bir girdi olarak kullanmaya çalışıyorum. Projelerim mutlaka beni daha ileriye görüecek bir meydan okuma içermeli ve hayata ilişkin bir kutsallığı barındırmalı.
Boytorun Mimarlık tarafından Arnavutköy’de tasarlanan Durusu Milltown projesi bölgenin konut, ticaret ve kamusal alan ihtiyaçlarını karşılama hedefiyle hayata geçiriliyor. Kişi başına düşen sosyal ala...
Devamını Gör...
Özer Ürger Mimarlık tarafından tasarlanan Güngören Gösteri Merkezi (GGM) ve Kent Parkı projesi, yapı ile çevresi arasında kurulan güçlü bağlar sayesinde İstanbul’un en yoğun nüfuslu bölgelerinden biri...
Devamını Gör...
Ulusal ve uluslararası ölçekte atlı spor kulüplerine imza atan Equine Design Studio, Şile’de uluslararası yarış standartlarına uygun niteliklerde özel bir binicilik merkezi tasarladı
Devamını Gör...